17 Haziran 2011 Cuma

DüşersemYanarım....







Yine o kirli drum-set lerimim içindeyim ve hayatının en güzel parçasıyım, kırıklarının alçısıyım

Affım olsun hain darba, yediğim darbelerle sığındım rabba. 365 gün 52 hafta ağıtlarımla rafta.
En büyük destekler çıkarsızlıktan ötürü lafta. Ben aklımı dile düşürdüm, kapalı kapıdan kafamı çıkarıp kafayı üşüttüm, yüzüne okkalı cümleler üfürdüm. Hey yabancı ben zaten yıllardır içime dönüktüm!…
Parlayan bir alev gibi görünürdüm ama sönüktüm. Hayat bir bot ve bot çevresi dolu büyük beyaz köpekbalığo, diptekiler iştahla düşünür tepede duran azığı. Rüyalarımın öldüğü yerde uyudum
Ve yine bot battı. İlk rıhtım ben battım. Ah tahtım… vay bahtım…
Dudaklarım kanayana kadar yapmak istediğim işte bu “rap”. Benimle ol hep!..ölmek üzere olan dünyada bir ölümlü yaşar mahlas “kaf-kef”, dualarım vesvası hannası eder def.




NAKARAT

İncecik ip üzerine koca ayaklar bindi nefsim içine sindi
Kirpiklerim titremekte korkularımdan, düşersem yanarım
O kadar içime sindim ki vinç getirsen kalkmaz başım. Yo !. gömün burda canlı naşım
İç çekmekten, düşünmekten ağardı saçım, düşersem yanarım





Vicdan bir güneş gibi, parladıkça ısınır için. Geçen vakte bir zamanlar adını koyduk, niçin ?
Çünkü gelen gider, makbulüdür kısası ziyaretin, “bana müsaade- sana rast gelsin” budur hikayemiz.
Taktir buyur kış bulutların kadar doluyum rabbım, bir ağlasam dolar taşar, seller alır bahçem bağım.
Yükseldikçe nefesi kesilir, yalnız kalır dev dağım. Aramadıkça düşman buldum, hasım solum sağım.
Cehennemde soğuk bir gün, boğuk bir adam, donuk bir surat. Bekle gelir bir gün beklediğin murad.
Bazılarına gül dikenicesine batar rahat, nefret edercesine yaşar hayat, buyur mezara yat!…
Soğukluk içime hükmedince güneşim buz adası. Şem ile pervane misali sagonun aşkı.
Sessizliktir içimden geçirdiklerim sedası, duymakta olduğum engin sözler derin denizlerimin dalgası.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder