28 Kasım 2013 Perşembe

Cahit Oben -Ne gelir elden ?



Ne gelir elden ?
Yazmak dile düşürür mü bizi
Kederli görenler bir yara bulmanın sevincini mi yaşar?
Anlayabilirler mi döktüğümüz yaşları ..
Özlem duyduğumuz yanları gizleyelim mi en sığ yerimize
Kimse görmesin bilmesin..
Elden ne gelir ?

Muttaki

Hep böyle lâl midir dilin ?
Sen ki; en hararetli kavgalara bile en önden yürüyebilecek olan
Neden bir adım geriden bakıyorsun?
Yada bana mı öyle geliyor!?
Yoksa, içinden mi konuşuyorsun, sende!
Hayır, hayır lafını esirgicek adam değilsinki sen/ama..
Ne gelir elden ?

25 Kasım 2013 Pazartesi

Ömer Oral - Mavera (Chill Mix)




Ne korkuyorsun uyanıp geceleri,

Ölüm yaşayacağını yok edebilir,yaşadığını değil..

Fazıl Hüsnü Dağlarca

21 Nisan 2013 Pazar

Yol bitti ve ben gitmeyi öğrendim!




“ Git, iş işten geçmeden git, çok geç olmadan vakit…
Günahıma girmeden, katilim olmadan git”*


Cemal Safi

Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm!
Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm
!Korkulu düşlerimi yorumdan kaçıyorum;
Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum!
Sanma ki hüsranını görmeye ömrüm yetmez.


Mademki benli hayat sana kafes kadar dar, 
Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar. 
Hadi git, benden sana dilediğince izin, 
Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin. Hercai arılara meyhanedir çiçekler, 
Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler??

17 Nisan 2013 Çarşamba





Vaktinden önce anlamanın şaşkınlığı mı?
Vaktinde anlamanın sevinci mi?
Ya da biraz geç kalmanın 
O gereksiz tedirginliği mi? 
Hangisi?
 

Ama belli ki sonundayız her şeyin 
En sonunda…
Edip Cansever



           bazen sadece yorgun oluyor insan   ne küs ne yalnız ne de âşık




Bilirdik el ele tutmayı
Gözgöze bakmayı bilirdik
Yürüyüp sahil boyu şiir okumayı 
Çiçek almayı 
Üzerine bir dipnot sevgi düşmeyi bilirdik
doluydu ellerimiz kalplerimiz dolu
köşe başları siyaset tartışmalarından fırsat düşmezdi 
biz de bilirdik yağmurda yürümeyi 
ama parkamız taşımazdı incecik yağmuru 
sızardı tenimize 
rüyalar görmeyi de bilirdik 
gecemiz işgal edilmişti karabasanlarca 
dünde sallanır günde sallanır
bilirdik hisli şarkıları armağanı birbirimize bir borç
ondan olacak ki 
türküler çağırdık geceler boyu 
bilirdik şarap rengi denizin kokusunda 
ay ışığı yakmayı 
lakin yasaktı
bilirdik güneş altında sıhhate haiz olmayı
küf kokulu karanlıklar öğretti gençlikte solmayı
bilirdik tatmayı dünya mutfağında nice eşsiz lezzeti
lakin güneşi yoğurup koyduk aşımıza
bizde bilirdik sevgiliye karanfil almasını
lakin aç idik yedik karanfil parasını...




teselli bulana kadar üzülmeye devam… fakat yanlış yerlerde vakit harcama diye söylüyorum: geçmiş, teselli bulmanı engelleyen bir hastalıktır, göz ve gönül aldanmasıdır, ilaç sandığın bir virüstür, geçmiş huzur vermez, geçmiş paravan arkasında gördüğün cazip gölgedir… geçmiş sen düşündüğün için güzeldir, yaşadığın için değil. geçmişi boşver, bana şimdi teselliyi kim verecek onu söyle?