11 Aralık 2010 Cumartesi

anlarmıısıın anlattıklarıımı ?

bak misal, senin ellerin onun saçlarına göreydi tam, uzansaydın uysal kediler gibi teslim olacaktı avuçlarına, avuçların tam onun ellerine göreydi, en düşülesi kuyu, orada kalınası hep,
sonra,
onun başı tam senin omzuna göreydi, saçları boynunu gıdıklayacak kadar gür, saçları senin omuzbaşlarından fışkıran bir şelale,
omuzların,
eski orman ağaçları gibi, binlerce kuşyuvası saklıyor sanki, omuzların sislerin arasından çıkıyor sanki, omuzların onun uçup gitmesine nasıl izin veriyor?
sonra,
senin bakışların tam ona göreydi, koruyup kollamaya söz veren bakışların, kapağını özenle kaldırıp tonlarca çimentoyu akıtıp  gözçukurlarını kapatırsam böyle söz vermelerini engelleyeceğimi sandığım bakışların, böyle, yapyarım hikayeleri anlatırken, değil cümleleri kelimeleri bile yarıda bırakası geliyor insa…

ah bivefa ah

Hep fosillerin arasından çıkar imrenilen aşklar, ki ben aşk demeden de anlatırdım derdimi fakat anlamazlar diye korkarım. korkarım ben bu gece tribüne oynayan bir matadorum, pelerinim kadifeden.

aşk denince hep dağ delicilik, çöl gezicilik, hep kahramanı sıkıntılara sürükleyicilik: olmadık maceralara gebe kalemler: olmadık!
olmadık işte, biz öyle aşık olamadık! hikayemizi yazan kalem aşkı başka türlü anlattırıyor bize, başka türlü yaşattırıyor: şarap mahzeninin ayık bekçileriyiz, gazoz şişeleri elimizde, kendimizden geçemiyoruz, birbirimizi seçemiyoruz!

ah bivefa ah!

bivefa da kim oluyor ?

ah! aşkla şarabı aynı cümlede yanyana getireceğimi de zannetmezdim, aşık olacağımı da. bunca ayıklıkta aşık olmak hikayemizi yazan kalemin marifeti!

keşke seni sevmez olaydım diyor notalar...

zamansızıma...

zaman kanamalı bir yara kabuguydum
sızladım durdum sızarak sızıntına
ağlattığın ''beni anla '' ların sızın olmadı mı sandın
yangın harfler yolculanırken söylenir
beni senden başka herkesin kahramanımı sandın....